news-details

"ABD’deki zorla çalıştırma sorunu ciddiyetini koruyor"

Çin hükümeti, kısa süre önce Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) zorla çalıştırmanın ortadan kaldırılmasına ilişkin iki sözleşmenin onay belgelerini sundu.

Çin İnsan Kaynakları ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Çin'in Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi Daimi Temsilcisi Chen Xu, 1930 tarihli Zorla Çalıştırma Sözleşmesi ve 1957 tarihli Zorla Çalıştırmanın Kaldırılması Sözleşmesi ile ilgili onay belgelerini kısa süre önce ILO Genel Direktörü Guy Ryder'a iletti. 

Çin’in onayladığı iki sözleşme, zorla çalıştırmanın ortadan kaldırılması alanındaki en önemli uluslararası hukuki belgeler arasında kabul ediliyor.

Çin, şu ana kadar işçi hakları ve çalışma alanında 28 uluslararası sözleşmeye imza attı. Bu, Çin’in zorla çalıştırmaya daima karşı çıktığının ispatı olduğu gibi, Çin hükümetinin işçilerin hak ve çıkarlarını koruma ve zorla çalıştırmayı engelleme konusundaki tutumunu da gösteriyor.

Gel gelelim, zorla çalıştırma ile mücadele alanında “lider” olmakla övünen ABD, bu alanda en az uluslararası anlaşmaya taraf ülkelerden biri.

ILO’nun 10 temel sözleşmesinin sadece ikisini onaylayan ABD, 1930 tarihli Zorla Çalıştırma Sözleşmesi’ni dahi henüz onaylamadı. Tüm bunlar, ABD’nin zorla çalıştırma ve işçilerin hak ve çıkarlarını koruma alanlarındaki ürkütücü karnesini ortaya koyuyor.

Buna karşılık olarak Çin, öteden beri, emekçilerin tüm haklarını korumaya önem veriyor ve zorla çalıştırmaya kararlılıkla karşı çıkıyor. İlgili uluslararası sözleşmeler kapsamındaki sorumluluklarını titizlikle yerine getiren Çin, ülke içindeki hukuksal düzenlemeler yoluyla da zorla çalıştırma girişimlerini engelliyor. Çin Ceza Kanunu’nun 244. maddesinde, zorla çalıştırma suçuna ilişkin cezai hükümler açıkça belirtiliyor.

Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan işçiler mesleklerini ve çalışacakları kurumları kendi iradeleriyle seçiyor; eşitlik, gönüllülük ve istişare temelinde işletmelerle iş akdine imza atıyor, bundan doğan haklarını da kullanıyorlar.

Asya ve Afrika ülkelerinin BM Cenevre Ofisi’ndeki daimi temsilcileri, 15 Ağustos’ta bir açıklama yaparak, insan hakları sorununun siyasileştirilmemesi gerektiğine işaret ederek, uluslararası toplumun, Çin’in kendi halkının insan haklarını korumak için harcadığı yoğun çabalara destek vermesi gerektiğini vurguladı.

ABD, son yıllarda zorla çalıştırmayla mücadeleyi denetleme bahanesiyle diğer ülkelerin iç işlerine  müdahale etmeye çalışıyor.

Ancak, tarihi insanlık dışı kölelik sisteminin zulümleriyle dolu, köle ticaretinin en yaygın görüldüğü yer olan ABD’nin 21. yüzyılda dahi zorla çalıştırma sorunuyla boğuştuğunu görmek gerekiyor.

ABD hükümeti, işçilerin yasal haklarını koruma sorumluluğunu kasten göz ardı ediyor, özel hapishanelerdeki tutuklular çağdaş “köle”lere dönüştürülüyor; ülkede çocuk işçiliği sorunu son derece yaygınken, tarım alanında zorla çalıştırma girişimlerine sıkça rastlanıyor. Dolayısıyla ABD, “çağdaş kölelik ülkesi” unvanını hak ediyor.

ABD’de çocuklar ve kadınlara yönelik zorla çalıştırma sorunu da ciddiyetini koruyor. ABD, BM’nin 193 üye ülkesi arasında Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylamayan tek ülke. Dahası, ABD, BM’nin insan hakları alanındaki temel sözleşmelerinden biri olarak kabul edilen Kadınlara Yönelik Her Çeşit Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’ni de onaylamadı.

Veriler, ABD’de günümüzde 500 binden fazla çocuğun tarım alanında çalıştığını, bunların çoğunun henüz 8 yaşında çalışmaya başladığını gösteriyor. Çocuklar, standartların çok üzerinde olarak, haftada 72 saat çalıştırılıyor. Öte yandan, ABD’deki zorla çalıştırma sorununun olumsuz etkileri, diğer ülkelere de yayılarak, sınır ötesi insan kaçakçılığını tetikliyor.

2016 yılında ABD’yi ziyaret eden dönemin BM İnsan Hakları Konseyi İnsan Kaçakçılığı Özel Raportörü Maria Grazia Giammarinaro, incelemelerinin ardından, ABD yönetimine ülkedeki zorla çalıştırma ve emek sömürüsü amaçlı insan kaçakçılığına yönelik soruşturmaları yoğunlaştırma çağrısında bulunmuştu.

Bunun yanında, temmuz ayında düzenlenen BM İnsan  Hakları Konseyi 50’nci oturumunda, farklı ülkelerden çok sayıda uzman, ABD’nin kendisini zorla çalıştırmayla mücadelede öncü gibi göstermeye çalıştığını, ancak gerek geçmişte, gerekse günümüzde, ülkenin dünyada zorla çalıştırma durumunun en ciddi yaşandığı ülkelerden biri olduğunu açıkladı.

ABD yönetimi, ülkede giderek kötüleşen zorla çalıştırma sorununu görmezlikten geliyor, zorla çalıştırmaya darbe indirme kisvesi altında Çin’in de  aralarında yer aldığı bazı ülkeleri karalamaya çalışıyor.

ABD, Xinjiang’da zorla çalıştırma yaşandığına dair ‘‘asrın yalanını’’ kullanarak Çin’in gelişmesini engellemeye çalışıyor. Tüm bunlar, ABD’nin insan hakları bahanesiyle siyasi manipülasyonlar yaptığının ve ekonomik hegemonya uygulamaya çalıştığının apaçık kanıtı olduğu gibi, ülkenin insan hakları alanındaki riyakârlığını ve çifte standardını da gösteriyor. ABD, dünyaya insan hakları konusunda öğretmenlik taslamak yerine, zorla çalıştırma sorununu çözmekle uğraşmalı.  

Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı